12 Aralık 2009

NUROL AKBAL


Farklı teknikte çalışmalarıyla dikkat çeken genç sanatçı Nurol Akbal, bireyin başkaları tarafından kontrol edilmekten ve genelin güç uygulamalarından koruduklarını ifade eden, ancak genelin kontrolünün birey tarafından fazla içselleştirilmesi ile mağduriyete ya da mahrumiyete dönüşebilen mahremin ve bu içselleştirmenin sınırlarını sorguluyor. Son enstelasyon çalışmalarından biri olan “panopticon” isimli eserinde (İngiliz Mimar Jeremy Bentham tarafından 1785 yılında gerçekleştirilen ve günümüzde pek çok hapishanede de örneğini gördüğümüz tasarım, bütünü -pan- gözlemlemek -opticon- anlamına gelmektedir) sanatçı, bu sorgulamayı toplumun gizlice veya legalleştirilen mekanizmalar yolu ile izlenmesini konu edinmekte ve bu izlemenin geçerliliğini özel alan/ kamusal alan ayrımının muğlaklığını da işaret ederek gerçekleştirmektedir.

Genç sanatçıya göre, tüm izleme sistemleri ile toplumun genelinde yaratılan korku ve güvensizlik ortamı, yine ancak bu sistem ile ortadan kaldırılabilir bir olgu olarak topluma sunulmaktadır. Suç ile mücadeleden çok, suçlu ile mücadelenin esas alındığı ve kötü amaçlarla kullanıldığında fişleme aracı haline gelen bu mekanizma gözetlenme eşiğinin aşağı çekilmesine ve gözetlenmeye duyulan ihtiyacın da artmasına sebep olmaktadır.

Çalışmada, dönen bir platforma yerleştirilen ve mahrem sınırlarında kalan 8 farklı figürün silüetleri özel bir aydınlatma sistemi ile hem enstelasyonun bulunduğu karanlık mekanın duvarlarına hem de komşu bir mekandaki bir televizyon ekranına yansıtılmaktadır. İzleyici önce yerleştirmeden uzaktaki mekanda televizyon ekranıyla karşılaşmakta ve gözetleyen konumunda iken, daha sonra ekrandan uzaklaşarak yerleştirmenin olduğu mekana ulaştığında ise artık hem gözetleyen hem de gözetlenen konumuna gelmektedir.

Sistemin kontrol amaçlı güç kullanımını irdeleyen bir başka çalışmasında ise sanatçı kurguladığı neon enstelasyonda, kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımı nedeniyle yaşanabilen ölümleri işaret etmektedir. Bu ölümlerden sonra bir özür olarak karşımıza çıkan “yanlışlıkla oldu” cümlesi üzerinden, yaşam hakkının algılanışı ve ihlali eleştirilmektedir. Neon aydınlatma kullanılarak yazılan, ''YANLIŞLIKLA OLDU'' cümlesi kısa bir süre sonra ''YANLIŞLIKLA ÖLDÜ'' halini almakta ve bu döngü tekrarlanmaktadır.

12.12.2009
Alper Karabatak
www.Art-Core.tv

SERKAN ÇALIŞKAN


Genç sanatçı Serkan Çalışkan işlerinde, toplumsal cinsiyet yolu ile üretilen eril ve dişinin normalleştirilmiş ve düzenlenmiş tanımlarının sınırlarını, aslında yine bu toplumsal cinsiyetin bir bileşeni olduğu halde öteki olarak addedilenin ne olduğunu sorgulayarak içeriden ve dışarıdan bir bakışla irdeliyor. Sanatçının tüm çalışmalarında olduğu gibi otoportrelerinde (“Kanatlarımın İnşaatı”, “Biraz bulut ve bir çanak anteni olsun evimizin üstünde”) de karşımıza çıkan bu hal, tüm toplumsal kodlamalara ek olarak, toplumun mikro birimi olan bireyin cinsel kimlik ifadesi olarak kendi içinde veya tanımlanma baskısı anlamında toplumun diğer bireyleri ile yaşadığı çatışmayı ifade ediyor.

Ötekinin ve öteki olmayanın ne olduğu sorusuna, bu sorunun muhatabı bir birey ve sanatçı olarak, günlük hayat ve sanat tarihinden imajlar yolu ile katkıda bulunarak, normatif bir cevabın imkansızlığını ve gereksizliğini ortaya koyan sanatçı, dışarıda bırakılma ve içeride olma anlamında normatif yaklaşımların, toplumsal anlamda kodlanmış cinsel kimlik matrisinin yapısökümünden bağımsız olamayacağını da işaret ediyor.

Renk ve form anlayışındaki özgünlük,ekspresif tavır ve resmin içerisine dahil ettiği simgesel nesneler de sanatçının anlatımını güçlendiren unsurlar olarak dikkat çekiyor. Sanatçı yazıyı da, kendi içinde taşıdığı anlam ve ötesinde bir plastik değer olarak resimlerine dahil ediyor. Eserlerinde eril ve dişil toplumsal sembollerin iç içeliğine göndermede bulunarak, bu sembollerin otomatik ve populist tanımlarındaki absürtlüğü de gözler önüne seren sanatçı Serkan Çalışkan farklı teknik ve araçları da kurgusuna dahil ederek, izleyicisini yapıbozumun sınırlarını sorgulamaya davet ediyor.

12.12.2009
Alper Karabatak
www.Art-Core.tv