28 Mayıs 2010

ADADA BİR YAZ – SIEMENS SANAT

Siemens Sanat’ ta 17 Şubat’ ta açılan, küratörlüğünü Emre Zeytinoğlu'nun üstlendiği ''Adada Bir Yaz'' isimli sergide Kıbrıs’ lı dört sanatçının gözünden 'adalı olmak' yorumlanıyor. Sergide, Stella Angelidou, Ani Setyan, Simge Uygur ve Hasan Zeybek'in yapıtları yer alıyor.

Adını, yaz mevsimlerinde adalara doğru yaşanan karalı akınının adanın yerlilerine hissettirdiklerine yönelik bir göndermeden alan sergide, ada hakkında kurgulanmış öykülerin muhatabı ve figürü olan adalıların gözünden adalı olmanın doğası sorgulanıyor.

Emre Zeytinoğlu’ nun Kıbrıs Afrika gazetesindeki köşesinde de daha önce yazdığı gibi, bir yerde doğup yaşayanların gerçekliği ile oradan geçip gidenlerin gerçeklikleri birbirini tutmaz. Bir Kıbrıslı, nereyi anlatıyorsa anlatsın, anlattığı yer aslında her zaman Kıbrıs’tır. Bir Kıbrıs öyküsünde yalnızca adanın mülkleri, oteller, plajlar, kumarhaneler, karmaşık siyasi çıkarlar, yatırım projeleri konu ediliyorsa bu Kıbrıs’ lı bir öykü olamaz.

Bir yer böyle algılanıyorsa ve böyle anlatılıyorsa, orada insan yoktur. Daha doğrusu, oradaki insan, başkasının uzaktan tanımladığı gerçek-dışı bir insandır. O halde oradaki yaşam da gerçek-dışıdır. Çünkü yaşam, yalnızca birilerinin tanımlamasıyla ve birilerinin kurguladığı gerçeklikle örtüşmez.

Emre Zeytinoğlu’ nun sergi metninde de belirttiği şekli ile adanın içe dönük sınırları dolayısıyla, deniz ve güneşin çağrışımlarının kimi zaman yok olarak farklı yaşanmışlıklar çerçevesinde, farklı çağrışımlara sürüklenişinden hareket edilir. Bu noktada ise adalıların ada hakkındaki algılarının birbirine eşdeğer olamayacağı varsayımı Kıbrıs’ ın yapısı gereği ikili bir anlamlandırma çerçevesinde şekillenmeye başlar.

İşte bu sergide yer alan sanatçılar da, “ada yaşamı”nı farklı biçimlerde deneyimleyen / algılayan sanatçılardan oluşuyor. Bu farklı deneyimlerin / algıların benzer ya da benzemez halleri, sergideki yapıtların yan yana duruşları ile ortaya konuluyor.

Stella Angelidou, 18. ve 19. yüzyıla ait gravürlerden yola çıkarak oluşturduğu çalışmalardan Drought serisinde adanın romantik betimlemesini yapıyor, Romeo’ s Dream’ de ise bu betimlemeyi gerçeği yansıtmak üzere kurgulayarak atmosferin tehditkarlığına göndermede bulunuyor

Ani Setyan, ‘Nature Morte’ isimli serisinde fotoğrafladığı balık artıklarını işlemeli çerçevelerde sergileyerek, geçmişte yaşanan kötü deneyimlerin resimsel bir estetiklikte insanlara sunulan güncel imgesini sorguluyor ve natürmortun anı öldürme anlamı üzerinden doğallaştırılan geçmiş ve geri dönüşü tasavvur ediyor.

Simge Uygur, ‘Ruh Derisi’ isimli serisinde adanın, adalı ruhunun bedenlerdeki izini kuşkucu ve sezgisel bir yaklaşımla inceliyor ve alttaki zaman ve yaşantı kalıntılarını izleyicisine ulaştırıyor. Sanatçının ‘Karanlık Kıta’ isimli enstelasyonunda ise iyi ile kötünün, aydınlık ile karanlığın bir aradalığı ve iç içeliğini vurgulayarak, bir dış etiketlemenin muğlaklığını işaret ediyor.

Hasan Zeybek, ‘Arkadia’ isimli yağlıboya serisinde, masalsı Arcadia şehri üzerinden adada anlamlandırmalara yansıyan ikiliğe dikkat çekerek, ait olunanın arzu edilene dönüşmesinde saklı, dayatılmış bakış açılarını sorguluyor, sanatçının ‘Aidiyet’ isimli çalışmasında da adalının yaşadığı tarafa ve adanın tamamına ne kadar sağlam tutunabildiği sorusunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Adanın iki tarafından sanatçıların aynı coğrafyanın benzeşen ve farklılaşan algılamalarını içeriden bir bakışla sorguladıkları sergi, 14 Nisan tarihine kadar Siemens Sanat’ ta görülebilir.


Alper Karabatak
4 Nisan 2010

Hiç yorum yok: