1 Şubat 2010

CANAN ŞENOL - BIYIK KEDİDE DE VARDIR


Benimsediği feminist konum üzerinden, gündelik hayatı şekillendiren dinsel, siyasal ve ataerkil faktörler temelinde, kurumların düzeltici ve normalleştirici rolünü ve gücün beden üzerinde yürüttüğü tasarruf ve tahakkümü sorgulayan çalışmalarıyla tanıdığımız Canan Şenol’ un 21 Ocak’ ta Galeri X-ist’ te açılan adlı kişisel sergisi izleyicisiyle buluşmaya devam ediyor. Sergide, sanatçının geçmişe göndermede bulunan, bugün ve yakın Türkiye tarihi ile bağlantı kuran görsellerden oluşan 'Vakvak Ağacı' adlı video-animasyon çalışması ile 'Kusursuz Güzellik' adlı 7 yapıttan oluşan serisi ve son bienalde gösterilen 'İbretnuma' adlı video-masal çalışmasında da kullanılan minyatürler görülebiliyor.

Bu sergideki ve daha önceki çalışmalarında, toplumsal cinsiyet, toplumsal iktidar ve kadın bedeninin denetimi arasındaki ilişkiler üzerine çalışan, “çağdaşlık” ya da “inanç” örtüsü altında gizlenmiş cinsiyetçi baskının eleştirisini yapan sanatçı, evlilik ve aile kurumlarının baskıcılığını, kadın bedeninin siyasal ve dinsel bir meta haline getirilmesini ve oryantalistleştirilmesini sorunsallaştırıyor.

Bu sergisinde, eski doğu masallarında adlandırıldığı şekli ile bir ravi (masal anlatan kişi) olarak karşımıza çıkan sanatçı, masalı bir bellek aktarımı ve sözlü tarih hafızası anlamında kullanarak, masallardaki gerçek payı ile gerçeklerdeki masalsılığı bir araya getiriyor ve zamanın ve nesnenin döngüselliğini diyalektik olmaya yaklaşan bir anlatımla ele alarak, geçmiş ve bugün arasında hem bir bağlantı hem de bir karşılaştırma ortamı yaratıyor.

Sanatçının, gelenekselci kesimin eline terk edilmiş bir kültürün arkeolojik kazısını yaptığı ‘İbretnuma’ isimli çalışmasında, minyatür hem anlatımı samimi kılan atmosferi sahileştirmek hem de gelenekseli çağdaş ile kıyaslarken ortaklıkları yapılandırmak yönünde kullanılmış ve ideolojilerin toplumsal belleğe kazıdığı tarih nesnel bir gözle anlatılmıştı

Videoda kullanılan klasik Osmanlı minyatürleri ve hat sanatını andıran zengin görsellerin orijinallerinden seçmeler olan minyatür çalışmalar, kadının laik değerler, ahlaki muhafazakârlık ve kurumsal dinin duyarlılıkları arasında gidip gelen gerilimlerdeki sıkışmışlığını konu edinen videodaki geleneksel Türk sanat formuna uyarlanmış öğeler olmaları bakımından, sanatçının tüm çalışmalarındaki çok katmanlı kavramsal okumanın sınırsızlığına da vurgu yapıyor.

İlk kez, son bienalde sergilendiğinde önünde kuyruklar oluşan ve (sanatçının 2007’ de Garanti Platform’ da sergilenen ‘Hicap’ isimli performansı ile birlikte) 29 Mart’ ta Pompidou Müzesinde gerçekleşecek “Turquie et Alors…” isimli gösterimde Köken Ergun, Erkan Özgen, Şener Özmen ve Berat Işık’ın işleri ile beraber sergilenecek olan ‘İbretnuma’ isimli video çalışmadan karelerin Türkiye’ de büyük ihtimalle son kez sergileniyor oluşları kaçırmak istemeyenlerin acele etmesini gerektiriyor.

Sanatçının yeni masalı ‘Vakvak Ağacı’ ise, tıpkı “İbretnuma” gibi minyatürlerden oluşan ve yakın Türkiye tarihine ait görsellerden oluşan bir video-animasyon. Adını 1656 yılındaki yeniçeri isyanının toplu idamlarla bastırılması olayına da vermiş olan, İslam Mitolojisi’ne göre cehennemde bulunan ve meyveleri insan kafası olan efsanevi Vakvak Ağacı’ndan alan çalışma, Osmanlı İmparatorluğu döneminden yola çıkıp, yakın Türkiye tarihindeki askeri darbeler ile bağlantı kurduğu videosunda, anlatım olarak dokümanter bir yaklaşımı da kullanıyor.

Halife Sultan’ın şeyh olma hikayesinden esinlenerek gerçekleştirilen ve sergi ismine de temel oluşturan “Hünsa” (taşaklı kadın) adlı çalışma kadının güçlü ve başarılı addedilmesinin ancak erilleştirilerek gerçekleştiği tespiti ile şekillenen örnek bu hikaye aracılığıyla ataerkil yapıda normalleştirilme ve meşrulaştırmanın güç alanları tarafından kullanımını inceliyor.

Ayrıca, daha önce ScopeBasel 2009’da sergilenen “Kusursuz Güzellik” adlı 7 yapıttan oluşan, geçmişin ve günümüzün güzellik tanımlarının farklılığına gönderme yaparken aslında bu zıtlığın arkasındaki eril bakış açısına dikkat çeken seri de, beden politikalarının diğer politik alanlardan ne şekilde beslendiğini sorguluyor.

Bundan önce yurtdışında pek çok sanat fuarında ve İstanbul’ daki bienallerde çalışmaları sergilenen, farklı mekanlarda düzenlenen pek çok karma sergiye katılmanın yanı sıra en son Hafriyat Karaköy’ deki Haksız Tahrik sergisinde küratör olarak da karşımıza çıkan sanatçının Türkiye’ de bienal dışında farklı formlarda ürettiği çalışmalarının birlikte sergilendiği ender kişisel sergilerinden biri olması ve bunun X-ist’ te ilk kez gerçekleştirilmesi bakımından da önemli olan bu sergi 13 Şubat’ a kadar görülebilir.

Alper Karabatak
27 Ocak 2010
www.Art-Core.tv

Hiç yorum yok: