1 Şubat 2010

SONGÜL SÖNMEZ


Songül Sönmez, çalışmalarında toplumun oluşumu için gerekli olan etnisite, dil, din ve çıkar ortaklıklarının gelişim sürecinde kimliğe yönelik baskıyı konu ediniyor ve bunu, kimliğin maruz kaldıklarını beden ve yüzler yolu ile ve yakın tarihi uygarlık tarihiyle ilişkilendirerek yapıyor.

Ceset isimli enstelasyon serisinde sanatçı, çöp ve dışkı gibi ölü bedenlerden kurtulmanın da uygarlığın var oluş biçimini ve izlediği yolu şekillendiren bir öğe olduğu tespitinden hareketle, sadece insan ölüsü anlamında kullanılan ceset kavramı üzerinden, uygarlığın cesedi bir atık olarak kabul etme ile edememe arasındaki mücadelesini, ölümü kabullenme farkındalığı ile ilişkilendirerek, ölümün, ölüye farklı anlamlar yüklenerek kutsallaştırılması veya yaşayanlara (ve uygarlığa) yer açmak adına prehistorik dönemden günümüze kadar değersizleştirilmesi yolları ile, güç tarafından ne şekilde kullanıldığını ve bunun meşruiyetini sorguluyor.

Ceset ile uygarlık arasındaki bu ilişki ve çelişkiden yola çıkarak dünya genelinde ve Türkiye’ de, güç odakları tarafından bu ilişkinin kuruluş biçimi ve sonuçlarına bakan bu serideki çalışmalarından birinde sanatçı, kayıp listelerinden oluşan beş kaide üzerine yerleştirdiği cam tabutların içine yine insansal bir atık olan saçları koyarak, İnsan Hakları Derneğinin raporuna göre 1920 den 2008 yılına kadar sayısı 2000’ lere ulaşan kayıp insanlara ve ortadan kayboluş biçimlerine göndermede bulunarak, ölümün uygarlık ile olan ilişkisini sorguluyor. Kimliği vurgulayan güçlü unsurlardan biri olan ve ancak insan bedeninden ayrıldığında masum bir atığa dönüşen saçları tabutlara yerleştirerek bu kimlik ilişkisini olumlayan sanatçı, saç kesmenin özellikle şamanist kültürde yas ifadesi olarak kullanılışına da göndermede bulunuyor. Cam tabutların seçilmesi ise, izleyicisine toplumun cesede atfettiği değeri sorgulatıyor.

Serideki video enstelasyonda ise, aynı gelenekte bu yasın yaşanma biçimi olarak, ailedeki erkek öldüğünde ya da öldürüldüğünde kadının, dış dünya ile bağının kopuşunun ve cinsellikten vazgeçişinin simgesi olarak saçlarını kesmesi ve bu saçları kendi üzerine dikmesi eylemi sanatçı tarafından gerçekleştirilerek, bu kayıpların yası tutuluyor. Video enstelasyonun kadrajında kimlik belirsizliğine yapılan vurgu, kayıpların akıbetinin belirsizliğine de işaret ediyor. Bu video enstelasyonun uzantısı olarak, videoda üzeri tamamen saçlar dikilerek kaplanmış kıyafetten oluşan yerleştirme ise, belirsizlik ve yas arasındaki ilişkinin izleyici tarafından daha çok hissedilmesini sağlıyor.

Hiç yorum yok: